35,0498$% 0.02
36,3746€% 0.01
44,2387£% 0.27
2.937,95%0,63
4.779,00%0,60
3529135฿%-2.93198
Biz birkaç büyük şairin dizelerinden de okumuştuk Bursa’yı Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın düz yazı ve şiirinde, Nâzım ise kapatıldığı bir hapishanesinde yazmıştı bu şehri…
Ahmet Uysal’ın Bursa şiirlerinde Bursa’nın dünü dışında geçmişe dair hiçbir tarihsel övgü abartısı, hamasi nutuk ve vaaz yok. Hayatından öncesi sadece Bursa’ya dair, kendine ait bir yaşanmışlık ve bugün var.
Ahmet Uysal’ın şiirlerinde Bursa sanki büyük bir çiçek bahçesi ve her şiir bu şehre bir güzelleme gibi.
Leylak rengi şehir, Itır kokusu, gül kokusu ve erguvan buğusu gibi tamlama ile betimlemelerde de görüldüğü gibi Bursa şehri çeşitli çiçek ve kokularla özdeşleştirilir.
Bu renkler mor diken, mor renk, mor zambak, mor ikindi ve Bursa moru ile gül, leylak ve erguvan’da odaklanır.
Bilhassa gül, şairin nerdeyse Bursa’yla ilgili yazdığı şiirlerde ilk akla gelendir. 30 şiirin 12’sinde de kullanılmıştır. Kızıl alev gül, Böğürtlen kokusu ve şarap rengi de bu çiçekli Bursa tablosunu oluşturan farklı renklerdir.
Az da olsa menekşe ile nilüfer de şiirlerde yer bulmuş, Bursa’yla bütünleşen genel olarak ifade edici bir renk olan yeşil ise çınar ve Yeşil Türbe’de bir ayrıntı olarak kalıyor.
Leylak rengi Bursa şiirlerindeki dizelere bakınca Ahmet Uysal’a özgü bir renk sayılabilir. Kiminin Bursa’nın tarihsel ve mistik simgelerinden saydığı erguvan 6 şiirde yer almış ve 1 şiirdeki başlıkta kullanılmıştır. Leylak da 5 şiirde kullanılmış ve 1 şiirin başlığıdır.
Itır sadece 2 şiirde kullanılmış. Gül ise 12 kez kullanılmasına karşın hiçbir şiirin adına konulmamıştır.
Bir aşk sembolü olarak şairdeki yeri de başka gülün. Çok aklına geliyor ama başlık olarak bir değer görülmüyor yine de.
Çınar da öyle. Çınar, Bursa’daki bitki sosyolojisi içinde önemli yer tutmasına rağmen şair için en azından Bursa şiirleri içinde pek bir şey ifade etmiyor.
Çınar gölgesi, ıhlamur dalları, çilek ve kestane ile birlikte yine de toplam 6 şiirde kullanıyor çınarı Ahmet Uysal.
Buğu, koku ve sis şairin sık sık kullandığı metaforlar arasında. Erguvan buğusu, toprak buğusu, sabah kahvesi buğusu. Itır kokusu, yağmur kokusu, gül kokusu. Sisli sokak…
Yağmur imgesi şair için adeta Bursa kimliğinin ve ikliminin en önemli parçası. Kent ona bürünmüştür adeta. Yağmur dinginlik sessizlik kapalılık çağrıştıran bir doğa olayı.
Halbuki Bursa’nın sıcağı nemi ve lodosuyla işareti verilen yağmur soğuk karanlık ve bir hüznü çağrıştırmaz.
Bir Akdeniz güneşi gibidir o da. Ilık ılık atışır sis ve buğu olur toprakta karışır. “Erguvan Buğusu”, “Bursa’da Sisli Bir Sokak” ve “Söz Yağmur Olur Bursa’da” da…
Yağmur 2 şiirin başlığı, 13 şiirde kullanılmıştır. Bursa şiirleri kitabında en çok kullandığı sözcüklerden.
Çakıl taşlar, taşlı yollar, kükürtle ovalamak, kükürt serpen geceler, kum saati, dağ yolu, ırmak yolu, yeşil mavi vitray gibi, Bursa’yla içselleşmiş onu ifade eden belli başlı ögelerden biri sayılıyor.
Bazı tamlamalar da geçiyor. Bakır kızılı, Bursa ipeği, Bursa ikindisi gibi.
Ve kitabın ana teması, kitaba adını veren Bursa. “Bursa”yı tam 12 şiirde başlık olarak kullanmış Ahmet Uysal.
Şairin anılarında yer almış tanıdık semtler, Bursa’ya ait öteki mekânlar bildiğim hiçbir şairde bu kadar bir arada kullanılmamıştır.
Ahmet Uysal kitaptaki şiirlerde Bursa’yı her eski semti, sokağıyla beraber adeta rengarenk bir kilim gibi dokuyor: Setbaşı ve köprüsü, Kükürtlü, Yeşil ve Yeşil Türbe, Koza Han, Acemler, Tahtakale, inebey, Arap Şükrü, Hüsnü Züber Konağı, Çekirge ve Hüsnügüzel, Maksem Yolu ile Mahfel Kahvesi ve Gökdere.
Sonra Bursa’yla bütünleşen tarihsel mekânlar; Cumalıkızık Köyü, İnkaya Çınarı, Nilüfer Kavşağı. Daha uzakta Mudanya ve İnegöl ilçeleri, bunlardan söz ediyor.
Uludağ Bursa Şiirleri’nde pek isim olarak yer almasa da buna karşılık dağ yolu orman ifadelerinde geçiyor.
Şair dostlar da unutulmamış. Başta Nâzım Hikmet’i anıyor. Sonra Bursa’ya özgü şairlerin de adları geçer: Nahit Kayabaşı, Selami Üney, Ahmet Necdet ve Metin Güven.
Ahmet Uysal’ın kitaptaki sayısı 30 olan şiirlerinin birkaçına tarih düşülmüş: 1992, 1998, 2000, 2006 diye.
Bursa bilhassa 1990 sonrası büyük bir değişime uğradığından (hatta her yıl küçük bir il eklenen nüfusuyla) Bursa’yı yurtsayan Bursa’yla hemhal olmuş bir şairin kentteki bu olumsuz değişmeyi işlememesi mümkün mü?
İpekten ince ve kavi
Olduğunu unutmadan
Doladım adını dilime
…
Aşkın yerine sonsuz
Geçebilir, sonsuzluğa
Bürünmek o şehirde
“Bir Şehre Bürünmek”le… Bursa bağımlılığını ifade eden deyim kitapta tarihini düştüğü (2006) şiirlerden birinde aktarılmış…
Troya’da yazıldığına dair not düştüğü bu şiirde belirttiği gibi orda hayal şehri Bursa’yı çağrıştıran imler bulmuştur.
Ki Troya savaşına tanıklık eden İda tanrıları gibi bu kentin Olimpos’u (Uludağ) da pagan tanrılar yurdu, insanlık için mitler ve efsanelerle yoğrulmuştur.
Kitabı tamamlayan bir kaynak olarak 7 Mart 2001 tarihli bir konuşma metni de kitabın sonuna eklenmiş.
Bu metinle aklımızda kalan boşlukları da doldurabilmiş oluyoruz: N. Mahzun Doğan, “Bursa adında ütopik bir kenttir onun şiirindeki. Zaman zaman yitirilmiş güzellikleriyle, nostaljisiyle yüklüdür.
Bursa dizeleri.” derken, Fahrettin Koyuncu, “Hayatı insanlar kadar, mekânlar da anlamlandırıyor. Evimiz, sokağımız, köyümüz, kentimiz var ve biz bu mekânlara dayanıyoruz yaşarken…
Geniş mekanlarda, kentlerde yaşıyorsak, bu mekânların bir alanına, bir sokağına daha çok bağlanıyor, burayla bütünleşiyoruz. Ahmet Uysal da ‘Bursa’da Sisli Bir Sokak’ adlı şiirinde bir kent parçasıyla, sisli bir sokakla bütünleşiyor.” diyor.
Ahmet Uysal konuşma metnine şu dileği düşmüştü: “Bu şiirler gün gelir ‘Bursa’ya Şiirler’ adıyla kitaplaşırsa, hayal ülkeme bir şiir yazımı daha yaklaşacağımı sanıyorum.” Ve bu hayali gerçeğe dönüştüren, şiirlerin basımında emeği geçenlere teşekkür sunulmuş…
İhsan Üren’e, Ahmet Günbaş’a, Hilmi Haşal (editör)’a Alp Yayınları’na; Fehmi Enginalp’e ve tüm emekçilerine teşekkürler…
Tamer UYSAL
Alman Bakan Spiegel, Hanau'da ırkçı terör saldırısı mağdurlarını ziyaret etti