34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
3400783฿%-0.41577
İstanbul
Orta Doğu ülkelerinin çoğu, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi konusunda bir yandan Rusya’yı öbür yandan da krizin asli taraflarından gibi görünen ABD’yi kızdırmamak için tarafsız tutum sergileme yolunu seçti.
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’ın tehditleriyle mücadelede müttefik ülkelerin yanında durmaktan vazgeçmesi ve sonrasında gelen Joe Biden yönetiminin bölge meseleleriyle ilişkiyi koparma ve Doğu Asya’da Çin ile Rusya’nın ABD milli güvenliğine yönelik tehditlerine yönelmeyi seçen eski başkan Barack Obama’nın politikalarını sürdürmesinin ardından, son yıllarda Washington’un müttefiki ya da ortağı çeşitli ülkeler, Rusya ya da Çin’le ilişki ağı kurmaya yöneldi.
Arap sokağında Ukrayna’daki savaşta Rusya’ya karşı olan eğilim giderek güçleniyor. Aynı zamanda olayı ABD’nin Irak’a müdahalesi ve işgaliyle karşılaştırarak Irak, Libya, Suriye ve Yemen’de olduğu gibi her türlü dış müdahaleyi reddedenler de var.
Geçen on yıllar boyunca bölgedeki aktif ülkelerin Washington ile ilişkileri, askeri ve güvenlik alanlarında müttefiklik ve ortaklık şeklinde sürerken, bu ülkeler ABD silahları için de büyük bir pazar oldular.
Rusya ise yıllardır ticari ortak ve bölge ülkelerine silah temininin temel kaynağı durumunda. Ayrıca küresel piyasada petrol fiyatlarına hakimiyet noktasında Suudi Arabistan’ın da ortağı.
Arap ülkelerinin çoğu, Rusya-Ukrayna savaşının, ABD’nin Ukrayna gibi müttefik ülkeleri savunma taahhüdüne bağlılığını, Orta Doğu politikasını değiştirme hazırlığını ve dış askeri tehditlere maruz kalmaları halinde müttefik ülkeleri savunma konusundaki tutumunu ortaya koyacağını düşünüyor.
Suudi Arabistan, birçok kez ABD yönetiminin, petrol üretimini arttırma yönündeki taleplerini reddetti.
Mısır’a gelince, Kahire yönetimi silah teminini Rusya’dan sağlarken, Libya’daki çıkarlarını korumak için de bu ülkedeki krizde önemli bir rol oynayan Moskova ile koordinasyon içinde.
Arap ülkelerinin çoğu, Rusya-Ukrayna savaşının, ABD’nin Ukrayna gibi müttefik ülkeleri savunma taahhüdüne bağlılığını, Orta Doğu politikasını değiştirme hazırlığını ve dış askeri tehditlere maruz kalmaları halinde müttefik ülkeleri savunma konusundaki tutumunu ortaya koyacağını düşünüyor.
Trump, Eylül 2019’da petrol üretiminin kısmen sekteye uğramasına neden olan petrol tesislerine yönelik saldırının ardından Suudi Arabistan’ı savunmaktan vazgeçmişti.
Obama yönetimi de 2013’te Esed rejiminin kimyasal silah kullanımı konusunda kırmızı çizgiler koymuş ancak rejimin Doğu Guta’da kimyasal silah saldırılarının ardından bu tehditlerini uygulamamıştı.
Aynı şekilde Esed rejiminin 2017’de Han Şeyhun beldesine düzenlediği kimyasal saldırılarında da benzer durum yaşanmıştı. Trump, bu saldırılara Şayrat Hava Üssü’ne gerçek anlamda herhangi bir zarar verilmeden yapılan roket saldırıları ile karşılık vermişti.
Lübnan’da iç uzlaşı olmaksızın Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarını kınadı. Hizbullah ise bakanlığın bu tutumuna karşı durdu.
Toplumsal olarak ise Arap sokağı, bölgede izlediği politika nedeniyle ABD’ye duyulan düşmanlık ya da başta Körfez Arap ülkeleri olmak üzere müttefiklerine yönelik tutumundan vazgeçen Washington’a inat Ukrayna halkının başına gelenlerden memnun olanlar ile Rusya’nın saldırılarına karşı tutum sergileyenler arasında bölünmüş durumda.
Ancak Arap sokağında Ukrayna’daki savaşta Rusya’ya karşı olan eğilim giderek güçleniyor. Aynı zamanda olayı ABD’nin Irak’a müdahalesi ve işgaliyle karşılaştırarak Irak, Libya, Suriye ve Yemen’de olduğu gibi her türlü dış müdahaleyi reddedenler de var.
Çoğunluk, Ukrayna savaşının Batı’nın Araplar ve Müslümanlara karşı çifte standardını gözler önüne serdiğini düşünüyor.
Bu savaşın ABD’nin Irak’ı işgaline sessiz kalan ya da destekleyen buna karşılık Ukrayna savaşında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Moskova için kınama kararı çıkartmakta gecikmeyen ve Rusya’ya uluslararası yaptırım kararları alan ancak 2015’te on binlerce Suriyelinin ölümüne, yüz binlercesinin mülteci olmasına neden olan Rusya’nın Suriye müdahalesinde benzer adımlar atmayan uluslararası toplumun iki yüzlülüğünü ortaya koyduğu düşünülüyor.
Körfez ülkeleri, Mısır, Ürdün, Yemen, Libya, Tunus, Komorlar, Moritanya ve Somali, BM Genel Kurulunun 2 Mart’ta Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini kınayan kararı onayladı.
Kararı toplamda 141 ülke desteklerken, Rusya, Belarus, Kuzey Kore, Eritre ve Suriye karşı çıktı. Suriye BM’nin kararına karşı çıkan tek Arap ülkesi oldu. Çin, Hindistan, Pakistan, İran, Cezayir, Irak ve Sudan’ın da aralarında olduğu 35 ülke ise çekimser kaldı.
Karar, BM’nin yürüttüğü yoğun diplomasi ile Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi son yıllarda Rusya’yla ilişkilerini geliştiren ABD müttefiki Arap ülkelerine açıkça yapılan baskılar sonucunda çıktı.
ABD, Rusya ile Ukrayna arasında tarafsız kalan ülkelerin, Rusya’dan yana olduğunu, ABD’ye karşılık Rusya karargahı olduklarını düşünüyor.
Buna karşılık bazı Arap ülkeleri, resmi tutumlarında Ukrayna savaşında Rusya’ya karşı olmaları için baskı yapan ABD ile ilişkilerinde gerilemeye neden olmadan Moskova ile ilişkileri güçlendirme yolunu izliyor.
Aksaray'da araçları kara saplanınca mahsur kalan 3 paraşütçü kurtarıldı