35,3038$% 0.36
36,8772€% 0.43
44,5063£% 0.37
2.974,79%0,63
4.839,00%-0,14
3290796฿%-1.35229
27 Eylül 2022 Salı
Türkiye'de Liyakat ve Vurdumduymazlık Sorunu!..
Sıra kimde?
Gemici'den Alman vatandaşı yurttaşlarımıza: 'Türk Vatandaşlığı İçin Başvurun'
Miço Şaşırma, Sabrımızı Taşırma!..
Riba, Ülkemizi Vatan mı edinmiş?..
Şeyhliğimi İlan Ediyorum!..
Gençlere Sesleniyorum!.. 78
Sevgili Gençler!..
Müslümanlar, yaşadıkları şehirleri medeniyet merkezleri haline getirmişlerdi. Bunlardan biri de Kurtuba’dır.
Kurtuba; hastaneleri, kütüphaneleri ve Orta Avrupa’dan öğrencilerin eğitim görmek üzere geldiği okulları ile Avrupa’nın en modern şehri olarak bilinmekteydi.
Kültürel ve sosyal alanda meydana gelen atılımlara paralel olarak ilerleyen bilim ve teknoloji, Osmanlı devleti döneminde doruğa ulaşmıştır.
Hazerfen Ahmet Çelebi, Lagari Hasan Çelebi gibi âlimler, alanlarında tarihin ilk örnek çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir.
14. Yüzyıl’da matbaanın icadı ile 1400-1500 yılları arasında, Arapçadan ve Eski Yunancadan birçok kitap Latinceye çevrilmiştir.
Kitaplar, 1495 yılında basılmıştır. Thales’in Mısır’a, Müslümanların da Bizans ve Hindistan’a yaptığı bilimsel amaçlı seyahatler gibi, Avrupa’dan birçok bilim adamı da İslam dünyasına gelerek bilimsel kitapları toplamıştır.
Bilimsel eserler, Doğu Uygarlığı’ndan Batı Uygarlığı’na doğru yönelmiştir.
Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra, doğa bilimlerinin öğretilmesi medreselerden yavaş yavaş kalkmıştır.
Bu dönemden sonra zaman içerisinde İslam Dünyasında bilimsel çalışmalar durağan dönemine girmiştir.
Batı dünyasında adı kısaca “el Cezeri” olarak bilinen “Bedi’el-Zaman Abu el-izz İsmail el-Razzaz el-Cezeri”, 1136’da Diyarbakır’da doğmuştur. XIII. yüzyılın başında, Diyarbakır Artuklu Sarayı’nda 32 yıl başmühendislik görevi yapmıştır.
Biz bugün el Cezeri’yi, su saatleri, otomatik kontrol düzenleri, fıskiyeler, kan toplama kapları, şifreli anahtarlar ve robotlar gibi, pratik ve estetik birçok düzeni tasarlayan ve bunların nasıl gerçekleştirileceğini anlatan “Kitab-el Hiyal” adlı kitabın yazarı olarak tanıyoruz.
Tarihte, “haberleşme, denge kurma ve ayarlama bilimi” olan sibernetiğin kurucusu olma şerefi onundur.
Sibernetik; İnsanlarda ve makinelerde bilgi alışverişi, kontrolü ve denge durumunu inceler.
Bu bilim, zamanla gelişerek bugün kullandığımız bilgisayarların ortaya çıkmasına imkân tanımıştır.
Sibernetik ve otomatik sistemlerin başlangıcı konusunda; Fransızlar Descartes ve Pascal’ı; Almanlar Leibniz’i, İngilizler de R. Bacon’ı öne sürseler de, aslında Cezerî bunu ortaya koyan ve ilim dünyasına sunan ilk bilgindir.
Sevgili Gençler!..
Günümüz fizik ve mekanikçileri, “ısı etkisiyle haberleşerek denge kurma” sisteminin, ilk olarak J. Watt’ın 1780’de regülatörü keşfiyle başladığını söylerler. Fakat bunun da yine Cezerî’ye dayandığı, onun meşhur eseri Kitabü’l-Hiyel’in 171. sayfasındaki şekilde açıkça görülür.
Bu sayfada regülatörün şekli, bir kuşun hareketiyle karşılıklı haberleşerek ayarlanmaktadır. Ayrıca mühendislikle ilgili 50 farklı aletin plan ve işleyişi hakkında bilgiler de verilmiştir.
Bugün, İstanbul- Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesi’nde bulunan A3472 kayıtlı yazma, özgün eserin bir kopyasıdır.
Altı kısımdan oluşan eserde, 50 farklı düzen anlatılmaktadır.
Kitaptaki sistem ve şekiller incelendiğinde, Cezerî’nin büyük bir su mühendisi olduğu görülmektedir. Kitap, kısmen ve ilk defa E. Wiedeman ve F. Hauser tarafından Almancaya çevrilmiş ve 1908-1921 seneleri arasında yayımlanmıştır. 1974’te, Donald R. Hill, eserin tamamını İngilizceye tercüme edip bastırmıştır.
Kitapta anlatılan su saatlerinden biri; Dünya İslam Festivali için Londra Bilim Müzesi’nde örneğe uygun olarak yapılıp çalıştırılmıştır.
Asıl adı Abdurrahman El Mansur olan bu İslam bilgini, XI. Yüzyıl sonları ile XII. Yüzyıl’ın başlarında, Horasan’da yaşamış olan Hazini de Müslüman ilim adamlarındn biridir.
Aslen Yunanlı bir köle olmasına karşın, sonradan İslam dinini seçmiştir. Hazinî, ölçü ve tartı teorilerine yaptığı katkı ile tanınmaktadır.
Bilime yaptığı diğer bir önemli katkı da yerçekimi hakkındaki görüşleridir. Hazinî, Newton’dan 500 yıl önce, “her cismi yer kürenin merkezine doğru çeken bir güç” olduğunu söylemiştir.
Roger Bacon’dan yüzyıl önce de, dünyanın merkezine doğru yaklaştıkça, suyun yoğunlaştığı fikrini ortaya atmıştır.
Hazinî, kimyasal maddelerin yoğunluk ve özgül ağırlıklarını ölçmek amacıyla icat ettiği hassas terazilerle, kimya bilimine de önemli katkılarda bulunmuştur.
Öyle ki, icat ettiği ve “Mizanü’l-Hikme” (Hikmet Terazisi) adını verdiği bu hassas terazi ile yaptığı yoğunluk ve ağırlık ölçümleri, günümüz teknolojisi kullanılarak yapılan ölçümlerden pek farklı değildir.
Hazinî, Zîc-i Sanacarî (Yıldız Katalogu) adlı eserinde, yıldızlar ve gezegenlerle ilgili bilgilere ve Selçuklu devletinin enlem ve boylamlarına da yer vermiştir.
“Risale fi’l-Âlât” (Aletler Bilgisi) adlı kitapçığında ise gözlem aletlerini konu almıştır.
Horasan’lı Musa Bin Şakir’in oğulları Muhammed Hasan ve Ahmed, bilim ve teknoloji tarihinde Benu Musa, “Musaoğulları” olarak bilinir.
Benu Musa kardeşler, Abbasi Halifesi Memun (M.S. 813-833) ve onu izleyen halifeler zamanında, matematiksel bilimlerin gelişmesi yönünde etkin rol oynamış kişilerdir.
Kardeşlerden Ahmed’in teknolojiye ilgisi, “Kitab-el Hiyal” adlı bir eserin yazılmasına neden olmuştur. (M.S. 850)
Ülkemizde Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesi’nde bulunan bu eserde (A3474), sihirli kaplar, fıskiyeler, kandiller, bir dansimetre, bir körük ve bir kaldırma düzeninden söz edilmektedir.
Cisim, su ve hava etkisiyle oluşturulan “harika düzenler” ya da “harika otomatlar” bilimine, İslam Dünyası’nda “ilm al alat al ruhaniyet” (Pnömatik Aletler İlmi) ya da kısaca “ilm al hiyal” (Harika Düzenler İlmi) adı verilmektedir.
Akfani’nin tanımına göre, pnömatik aletler ilmi, boşluğun bulunmaması prensibine dayanan bir takım aletlerin nasıl imal edileceğini konu edinen bir ilimdir.
Amaç, ölçülü kaplar, sifonlar ve diğer elemanlardan oluşan bu düzenleri oluştururken zihni eğitmektir.
Benu Musa Kardeşler’in Kitab-el Hiyal adlı eserinde yer alan 100 düzen içinde, 18 tane otomatik kontrol düzeni bulunur.
İncelendiğinde, bunların teknik yönden, bugün hala kullanılabilir türden otomatik kontrol sistemleri olduğu görülür.
9. Yüzyıl’da Hârizm’de dünyaya geldiği için Hârizmî adıyla tanınan ve büyük bir olasılıkla Türk olan Muhammed ibn Musa (Hârizmî), Memun’un Bağdat’ta kurduğu Bilgelik Evi’nde bulunmuş ve bu kurumun kütüphanesinde matematik ve astronomi alanlarında araştırmalar yapmıştır.
Aritmetik ve cebirle ilgili iki eseri, matematik tarihinin gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir. Aritmetik kitabının Arapça aslı kayıptır.
Hârizmî’nin cebir konusundaki eseri ise, ‘el-Kitâbü’l-Muhtasar fî Hisâbi’l-Cebr ve’l-Mukâbele’ (Cebir ve Mukâbele Hesabının Özeti) adını taşır ve bu konuda yazılmış ilk müstakil kitaptır.
Hârizmî bu yapıtında, birinci ve ikinci dereceden denklemlerin çözümleri, binom açılımları, çeşitli cebir problemleri ve miras hesabı gibi konuları incelemiştir.
‘Kitâbu Sureti’l-Ard’ın nüshalarından birinde mevcut olan dört haritadan en mühim olanı, Nil’in kaynağını ve mecrasını gösteren haritadır.
Nil’in Batı Afrika’dan değil de bir gölden doğduğunu bildirmesi oldukça dikkat çekicidir; bu kuram daha sonra, Batlamyus-Hârizmî Kuramı ismiyle tanınacaktır.
Sevgili Gençler!..
Haritalar arasında bir Dünya haritası yoktur; fakat enlem ve boylam verileri bize böyle bir haritayı çizmek için gerekli olan malzemeyi vermektedir.
Bu konuda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“İlim Çin’de de olsa talep ediniz. Zira ilim öğrenmek her müslümana farzdır.” (A.g.e, C.1,S.138)
“İlim, mü’minin kaybolmuş malıdır. Her nerede bulursa onu alır.” (Keşfü’l Hafa, C.1,S.68)
“İlim, (nafile olarak yapılan) ibadetten daha hayırlıdır.” (A.g.e, C.1,S.65)
“İlim tahsili için sefere çıkan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır.” (S.Tirmizi, Riyazu’s Salihin, C.3,S.6)
“Ancak iki şey gıpta edilmeye değer. (Bunlar;) Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda sarf eden kimse ile Allah’ın kendisine vermiş olduğu ilim ve hikmetle hükmeden ve onu insanlara öğreten kimsedir.” (S. Tirmizi, Tac, C.1,S.68)
“Bir insan öldüğü zaman (amelinin sevabı veya günahı kesilir)
Amel defteri kapanır. Ancak;
1-Sadak-i Cariyesi (yani cami, okul, köprü, çeşme, hastane gibi yaptığı hayırları),
2-İstifade edilen ilmi bir eseri,
3-Kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan kimsenin amel defteri kapanmaz” (Keşfü’l Hafa, C.2, S.233)