DOLAR

35,2936$% 0.15

EURO

36,8321% 0.18

STERLİN

44,2713£% 0.1

GRAM ALTIN

2.981,33%0,64

ÇEYREK ALTIN

4.852,00%0,34

BİTCOİN

3468182฿%0.22331

İmsak Vakti a 02:00
Amsterdam ÇOK BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Prof. Dr. Bayram ALTAN

Prof. Dr. Bayram ALTAN

27 Eylül 2022 Salı

Etkili Gözler!..

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gençlere Sesleniyorum-60

Sevgili Gençler,

 Nazar, “bakmak, görmek ve göz atmak” gibi anlamlara gelen Arapça bir kelimedir. Dilimizde ise bu kelime daha çok “göz değmesi ve bakma neticesinde bakılan şeyi maddi ve manevi yönden etkileme” manasında kullanılır.

Nazar Arapça bir kelime olmasına rağmen dilimizde Arapçadaki, “İsabetü’l-ayn” kelimesinin karşılığı olarak kullanılıyor.

Halk arasında söylenen “nazardan gitti rahmetli… nazarı ne kadar da keskinmiş… nazar etme nolur… onun nazarından Allah’a sığınırım…” gibi sözler de bu manayı teyit etmektedir.

 Sevgili Gençler,

 Her bakış etkili değildir. Çünkü bakışlar farklı farklıdır. Kin ve husumet dolu bakışlar olduğu gibi sevgi ve şefkat dolu bakışlar da vardır. 

 Kin, nefret, kıskançlık ve husumet dolu bakışların insan üzerinde psikolojik yönden büyük etkilerinin olduğu bir gerçektir. 

 Bu tür bakışlara hedef olan bir insanda en azından bir korku ve ürperti belirir. Buna bağlı olarak da heyecan ve titreme hali başgösterir ve insan ruhen tedirgin olur.

 İşte kıskançlık dolu bakışlardan çıkan, kendisini göremediğimiz ama varlığını hissettiğimiz zehirli şualar bu bakışlara hedef olan bir insana ok gibi isabet eder. Onu sarsar ve perişan eder. Bazen ölümüne bile neden olabilir.

Ancak şunu özellikle belirtmek gerekir ki her bakış böyle değildir. Bir anne ve babanın çocuklarına olan sevgi ve şefkat dolu bakışları ile bir hocanın talebelerine karşı sevgi ve merhamet ifade eden bakışları ayrıdır.

Ayrıca genç çiftlerin birbirine karşı duydukları şehvet tüten bakışları ise çok daha farklı bir olaydır.

 Bazı insanlar nazardan elektriğe çarpılmış gibi etkilenir manyetize olur. Bazıları da haset (kıskançlık)  dolu bakışların etkisinden maddi ve manevi zarara uğrar. 

Birer örnek vermek suretiyle konuya biraz daha açıklık kazandıralım.

 Kızgın ve gazaplı bakışlarıyla bir yargıç, karşısında duran bir suçluyu etki altına alıp onun ürpermesine neden olabilir.

 Yemek yiyen bir kimsenin karşısında oturan ve onu kin, haset ve husumet duygularıyla seyreden bir kimsenin bakışlarındaki zehir, yemek yiyenin lokmalarıyla birlikte midesine inip onu hasta edebilir.

 Ahlak seviyesi düşük bir kadın adeta elektrik akımını andıran bakışlarıyla karşısında duran bir gencin erimesine neden olabilir.

 Bu üç örnekte de görüldüğü gibi arada hiçbir maddi sebep yoktur. Sadece bakışlar vardır. 

 Netice itibariyle diyoruz ki; bu konu tamamen manevi ve ruhidir. Bu arada hemen şunu belirtelim ki her insan böyle etkili göze sahip değildir. Bu özellik, bazı insanların tabiatında vardır.

 Kur’an-ı Kerim’ de nazara işaret eden ayetler vardır. Bunlardan Kalem Suresinin 51 ve 52. Ayetleri ile Yusuf Suresinin 67. Ayetlerini örnek verebiliriz.

 Bu ayetlerde Yüce Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor:

 “Doğrusu o inkarcılar, Kur’an’ı duydukları zaman (sana olan düşmanlıklarından dolayı) az kalsın gözleriyle seni devireceklerdi…”

 Taberi, bu ayetin yorumunda Kureyşliler’in Peygamberimiz’ e “isabetü’l-ayn” yani nazarla zarar vermeye özel bir gayret gösterdiklerini belirtir.

 Alusi’nin Kelbi’den yaptığı bir rivayette şöyle denilmektedir:

Arap asıllı bir kişi yemek yemeden iki veya üç gün çadırına çekilir daha sonra oradan gelip geçen koyun ve deve sürüsüne bakar ve “gördüğüm bu koyun ve deve sürüsünden daha güzelini görmedim” derdi.

Bunun üzerine o sürü hastalanır veya yere düşer ölürdü. İşte nazar etmede maharetli olan bu kişiye Peygamberimizi çekemeyen müşrikler gelip Allah’ın Resulü’ne nazar etmesini teklif etmişti. Fakat yüce Allah, Resulünü nazarın etkilerinden korumuştur.

 Yusuf Suresinin 67. ayeti ise şu mealdedir:

 “(Hz. Yakup, Mısır’a hareket etmek üzere olan çocuklarına) şöyle dedi:

-Ey yavrularım! Şehire bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin (yani halk sizi topluca bir arada görünce nazar etmesin). Böyle olmakla beraber, Allah’ın hükmünden hiçbir şeyi sizden gideremem. Hüküm ancak Allah’ındır. Yalnız ona tevekkül ettim ve tevekkül edenler de yalnız O’na dayanıp güvenmelidirler.”

 Taberi’nin beyanına göre Hz. Yakup oğullarının zarara uğramalarından endişe duymuştur.

 İbn-i Abbas, Muhammed bin. Ka’b, Mücahid, Dahhak ve Katade gibi İslam bilginlerinin de bu görüşte oldukları ve Hz. Yakup’un nazardan endişe ederek böyle bir tavsiyede bulunduğunu nakleder.

 Bu konudaki hadis-i şeriflere gelince bunlardan sadece birkaçının mealini vermemiz bile nazarın ne kadar etkili olduğunu açıklamaya yeterlidir.

 Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

 “Nazar (yani göz değmesi) gerçektir. Dağı yerinden oynatır.”

 “Nazar gerçektir. İnsanı mezara, deveyi de kazana koyar.”

 “Nazar gerçektir. Kader ile yarışan bir şey olsaydı nazar (göz değmesi) onu geçerdi (yani kaderi değiştirirdi).”

 “Nazardan Allah’a sığınınız. Çünkü nazar gerçektir.”

 İslam dini nazarın gerçek olduğunu bildirmekle beraber çeşitli isimler altında birer fetiş malzemesi olarak kullanılan nazarlık gibi safsataları da yasaklamıştır. Şöyle ki nazarın etkisi ancak Allah’ın himayesine sığınmakla mümkündür.

 Bu bakımdan halk arasında nazardan korunmak amacıyla kullanılan ve pazarlarda satılan nazarlıkların, mavi boncuk ve benzeri fetiş malzemelerinin yüce İslam dini ile yakından ve uzaktan hiçbir ilişkisi yoktur.

 Bu konuda saadet asrından vereceğiniz bir örnek bu konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

 Ukbe bin Amir’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

 “- On kişi ile Resulullah’ın huzuruna gittik. Paygamberimiz dokuzumuzun biatını kabul etti de bir arkadaşımızın biatını kabul etmedi.

  – Onda ne var ya Resulullah? diye sorduk. Resulullah:

  – Kolunda nazarlık var buyurdu. Adam nazarlığı çıkardıktan sonra Allah’ın Resulü onun da biatını kabul etti ve şöyle buyurdu:

  – Kim nazarlık (nazarlıkta koruyucu bir kuvvet olduğuna inanarak) takarsa müşrik olur.”

 Yine bir hadis-i şeriflerinde Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

 “Manaları anlaşılamayan ve insanı küfre sürükleyecek bazı kelimelerle rukye yapmak, nazar değmemesi için (boyun ve kollara) boncuk asmak (muhabbet ve benzeri maksatla) büyü yapmak (veya yaptırmak) şirke götüren vasıtalardır.”

 Diğer bir hadis-i şeriflerinde de şöyle buyurmuşlardır:

 “Nazar boncuğu takan kimsenin Allah işini tamamlamasın. Nazardan korunmak için çocuklarının omuzlarına ve başlarına katır boncuğu dikenleri Allah korumasın.”

 Nazarlık konusunda bu derece açık ve yasaklayıcı hadis-i şerifler varken bazı kimselerin bilerek nazarlık takmalarına veya başkalarına tavsiye veya hediye etmelerine şaşırıyorum doğrusu.

Sevgili Gençler,  her konuda olduğu gibi bu konuda da örneğimiz Sevgili Peygamberimiz Efendimizdir. O eşsiz insanın hayatını  incelediğimiz zaman nazarın etkilerinden nasıl korunduklarını ve korunmamız için de bize neler tavsiye ettiklerini gayet açık bir şekilde görürüz.

 Hazreti Aişe validemizden rivayet edildiğine göre Peygamberimiz nazarın etkilerine karşı okunmasını emretmiş ve bu maksatla torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’ e nazarın etkilerinden korunmaları için sık sık dua etmişler ve duadan sonra onlara:

 “- (Büyük) babanız (yani İbrahim Aleyhisselam) da çocukları İsmail ve İshak için böyle dua ederdi” buyurmuşlardır.

 Ashab-ı Kiram’dan Sehl bin Huneyf (r.a.), bir gün yıkanırken Amr bin Rebia(r.a) onu görmüş ve elinde olmayarak nazar etmiştir. Bu zat nazarın etkisinden çarpılmış gibi hemen yere yığılıvermiş.

 Allah’ın Resulü:

 “- Kimin nazar etmiş olabileceğinden şüphe ediyorsun?” diye sormuş sahabeler, Amr bin Rebia’nın Sehl bin Huneyf’i yıkanırken gördüğünü onun nazar edebileceğini söylemişler.

 Bunun üzerine Resulullah, Amr bin Rebia’ yı huzuruna çağırtıp azarlayarak:

 “- Sizden biriniz niçin din kardeşini öldürmek istiyor? Biriniz kardeşinde beğendiği, hoşuna gittiği bir şey gördüğü zaman onun mübarek olması için dua etsin (Yani Maşallah, Barekallah, La kuvvete illa billah gibi sözler söylesin).” buyurmuştur. Sonra da kab içinde bir miktar su isteyip nazar eden Amr bin Rebia’ya vermiş ve o su ile abdest almasını emretmiştir.

 Bu tatbikatın bilmediğimiz pek çok hikmetleri olduğu muhakkaktır. Aslında bu iş bir nevi fiili dua sayılır. Tesir ve duayı kabul etmek ise Allah’tandır.

 İmran bin Huseyn(r.a.)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

 “Allah’ın kitabında(yani Kur’an-ı Kerim’ de) sekiz ayet vardı ki nazar isabeti (yani göz değmesinden korunmak içindir. O sekiz ayetin yedisi Fatiha suresi, diğeri de Ayete’l Kürsi’dir.”

 Ayrıca kalem suresinin 51. Ve 52. Ayetleri ile Felak ve Nas surelerinin de nazarın etkilerinden korunmak için okunması tavsiye edilmiştir.

 Sevgili Peygamberimiz sık sık şöyle dua etmişlerdir:

 “Her şeytandan, her haşerattan ve etkili olan her kötü gözden Allah’a sığınırım.”

Sevgili Gençler, nazarın etkilerinden korunmak için hiçbir anlamı ve faydası olmayan, İslam dini ile de yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi bulunmayan mavi boncuk ve benzeri nazarlıklar yerine; Sevgili Peygamberimizin bizzat okudukları ve nazarın etkilerinden korunmak için bizlere de tavsiye ettikleri duaları okumak en güzel hareket tarzıdır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.