35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
3433497฿%0.42977
14 Temmuz 2024 Pazar
Türkiye'de Liyakat ve Vurdumduymazlık Sorunu!..
Sıra kimde?
Gemici'den Alman vatandaşı yurttaşlarımıza: 'Türk Vatandaşlığı İçin Başvurun'
Miço Şaşırma, Sabrımızı Taşırma!..
Riba, Ülkemizi Vatan mı edinmiş?..
Şeyhliğimi İlan Ediyorum!..
SORU/1-ÜRETİM FAKTÖR GELİRLERİNİN KAYNAK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ NASIL YAPARSINIZ?
– İKTİSADÎ HAYATİN TEMEL RÜKNÜ, EMEK VE SERMAYE DENGESİNİN KURULMASIDIR.
– DESENE İKTİSADEN TERAZİ DE ADİL OLMALIDIR.
– İKTİSADİ HAYATTA ADİL DÜZEN YAHUT HAKÇA DÜZEN KURULMALIDIR.
İnsanlığın temel ilkeleri olduğu gibi iktisadî hayatımızın da temel ilkeleri vardır. Bu ilkelerin temel rüknü üretimdir.
Üretim, üretim yine de üretim diyoruz.
İktisadi hayatta, hak ettiğin senindir. Hak etmediğin senin değildir. Üretimin esas ve kök kaynağı fizikî ve zihnî güçtür.
Nitekim Bunun için Peygamber (sav), “Hiç kimse kendi elinin emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir” buyurdu. Bunun için emeğin karşılığı kutsaldır.
Desene alın teri kutsaldır.
Emeğin doğurganlığına ve türlerine de selam olsun. Emeğin doğurganlığı temeldir. Sermaye, kristalize olmuş kümeleşmiş bir emek gibidir.
Ya rantından kira; ya da müteşebbisinden kârla nemalanır. Üretim faktör gelirleri klasik söylem olarak bugün hala devam etmektedir.
Terazinin bir köşesine emek, bir köşesine ücret, bir köşesine sermaye, bir köşesine fâiz, bir köşesine doğal kaynaklar (akar), bir köşesine rant, bir köşesine müteşebbis / girişimci bir köşesine de kâr koyulur.
Tevhidi bir denge kurulmaya çalışılır.
Kadim bir ilkemizle de bunlara rota görevi verilir. “Kâr, riskin karşılığıdır.” “Zarar, sermayeye, kâr ortakların anlaşmasına göre” buyrulur.
Desene “zararı garantilenemeyen gelirin kârı, (helal değildir) terazi de tek taraflı tavan yapar. Bu düzende ribâ vurgunu, sosyal düzene harp ilan etmiş, alın terini gasp etmiş, mağduriyetten ve mazlumiyetten istifade etmiş, sen çalış ben yiyeyim diyerek köle düzenini kurmuş, kamu ve özel hayata virüs sokulmuştur.
Desene dünyada para, ahirette iman sözü pirim yapmıştır.
Para konusunda iktisatçılar konuşup dururlar. Para nedir? Para mal mıdır? Para tedavül aracı mıdır? Para sembol müdür? Desene yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkmıştır. Tartışıla dursun bakalım. Desene malın tanımını yapan, yapmış bir tanım.
Mal, iktisadi bir değeri olan, fiziki bir varlığı bulunan, pardon fiziki varlığı bulunmayan menfaat veya hukuken korunan her hakkın mal kavramına sokulduğu bir realitedir. Desene mal ve para konusunda, efradını câmi ağyarını mani bir mal ve para tanımı henüz yapılmamıştır.
Yapılsa da iktisatçıların ittifakı sağlanamamıştır. Kavram dövüşü burada da devam etmektedir. Kimse kimsenin tanımını beğenmiyor, tanımlarda ittifak da sağlanamıyor. Bu tanımlara temel oluşturan kavramların lügatini kim yazmıştır bilemiyorum.
Lügatle milletin istikameti mi değiştirilmiştir?
Örfî olarak kullanılan ıstılahlar ve bu kavramlara göre oluşturulan tanımlar bugün istiap kapsamı dışında kalmıştır. Sonuçta Yakup, Yusuf’un kokusunu kırk yıl sonra almıştır.
Sözüm ona bir de faiz kavramı türetilmiştir. Yüz yıl önce Ribâ kavramı yerine Türkiyemizde fâiz, Araplarda fayda, Mısırlılarda fazla, Özel nema ve Allah ribâ kavramlarını kullanmışlardır.
Cenneti görenler faiziyle uçarlar. Arafat’tan inenler, faiziyle coşarlar. Bu kavramlara yüklenen anlamlar tarih boyunca kimini Müslüman kimini de kâfir yapmıştır.
İmkân desen, Müslüman, olasılık desen kâfir, kâr desen Müslüman, faiz desen kafir olursun vesselam. Sözüm ona bir de faizsiz borç vereceklerini söyleyenler çıkmasın mı? Verin de sizleri ayakta alkışlayalım? Dilerseniz anıtınızı da dikelim.
Enflasyonu nereye koyacaksınız bilemem. Desene duygu derinliğiniz okyanus gibidir. Haşa verdikçe verirsiniz. Yüce emir, “paranın satın alım gücünü koruyun” buyuruyor. “Haksız kazanç batıldır” buyuruyor. “Ana sermayeniz sizindir” buyuruyor.
İktisadi yolculuğumuz devam etmektedir.
Konforlu yolculuk için kemerlerinizi bağlayınız. Aracınıza göre hız limitinizi ayarlayınız. Trampa ekonomisinden, altın ve gümüş para ekonomisine, altın ve gümüş ekonomisinden, kâğıt para ekonomisine, kâğıt para ekonomisinden, kredi ekonomisine bir yolculuk yapılmıştır.
Yoksa Kâbe’ye himarla mı yolculuk yapmak gerekirdi. Kendi ekonomik düzeni içinde söylenen ve yapılan yasal düzenlemeler, ekonomik yapı değiştiğinde aynı yasaları dayatmak dine ve adalete küfür, Allah yoluna kütük konulmuş olabilir.
Zerre ribâ arşı titretir.
Mazlumun alın terin gökyüzünü sarsabilir. Sosyal barış ancak ve ancak hakça bir düzen, adil bir düzen kurmakla mümkün olabilir.
Kim sosyal düzene ribâ karıştırırsa insanlığa savaş açmıştır. Kavram dövüşüne son verelim. Hakça bir düzen için teraziyi denk tutalım.
Algı teraziniz bozuksa desene hep yanlış tartacaksın. Yasal olan her şey hukuki olmayabilir bilesin. (EMEK – SERMAYE DENGESİ / MUDARABE)