34,3877$% 0.13
36,3275€% 0.16
43,6494£% 0.04
%
%
3003697฿%-3.00118
Büyük zorluklar altnda Türkiye’nin dört bir yanında yaşadıkları coğrafyayı, geçmişini, sevdiklerini geride bırakarak Almanya’ya gelen bu insanlar, burada onlarca soruna rağmen ayakta kalmayı başardılar.
Ekmeğini kazanma mücadelesi veren bu insanlarımız, yabancı bir ülkede yıllarca tüm olumsuzluklarla mücadele ettiler.
En büyük sorun kültürünü, dinini bilmediği, örf adet gelenek ve görenekleriyle hiç uyum sağlayamadığı uzak diyarda olmalarıydı.
Yıllarca çalıştıkları işyeri ve fabrikalarının yurtlarında tek başlarına hayata tutunmaya çalıştılar.
Hem yemek çamaşır gibi kişisel ihtiyaçlarını kendi çabalarıyla gideriyor hem de bulundukları kültüre adapte olmaya çalışıyorlardı.
Öyle büyük bir mücadeleydi ki bu, gurbette olmalarının verdiği yalnızlık kaderine yıllarca rıza gösterdiler.
Anne, baba, kardeş, eş ve çoçuklarından uzak ve onlardan mahrum bir hayatla bütünleşen bu insanlar, yıllarca vatan hasreti çekti.
Günlük alışverişten bir ev kiralayana dek onlarca konu için Almanca lisanının bilinmesi gerekiyordu.
Tabi buna bağlı olarak hemen bir takım sorular akla geliyordu. Neydi bu sorular? Nerede nasıl, ve ne zaman sorusu.
O tarihlerde revaçta olan en önemli kelime ‘yok’ kelimesiydi.
O tarihlerde ne bir Almanca öğretmeni vardı, ne bir lisan kurs yeri ve ne de lisan öğrenecek zamanları vardı.
Kısacası bu insanlar yıllarca yokluk, imkansızlık, hasret ve vatan özlemi ile mücadele etti.
İşte onların bu cefa ve sefalet tohumlarıyla ekilen tarlaları bugün bütün Almanya’da yeşerip paha biçilmez bir değere yükselmiştir.
Hiç şüphesiz bütün güzeliklere Allahü Teala bu birinci nesil insanımızı vesile eylemiştir.
Onların mücadele ve sabırlarıyla yoğurulmuş hamurun ekmeğini bugün hep birlikte yiyoruz.
Hani Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin güzel bir sözü vardır ya;
“Hak şerleri hayreyler, sanmaki, gayreyler. Arif ani seyreyler.
Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler.”
Bugün bir çok alanda iftihar ettiğimiz çocuklarımız Almanya’yı yükselen hedefine taşırken, bir diğer taraftan da Türkiye’nin kalkınmasında önemli katkılar gösteriyor.
Spor dallarında her iki ülke için hedef kovalayıp, hepimize milli gururu iftiharla yaşatıyor.
Bu konuda çok sayıda örnek var. Ancak isimlerini saymak istesem onlarca sayfa yetmez.
Birinci nesil insanımızdan bugün çok azı hayatta.
Bu insanlarımızın her iki toplum içinde çok özel bir yeri var.
Mağduriyet, hasret ve olumsuzluklar ile mücadele ederek Alman ekonomisine katki sağladılar.
Üstelik elleri öpülesi o insanlar kazandıkları dövizi kuruşuna kadar Türkiye’ye gönderip ülkemizin bütçe acıklarına destek olmuşlardır.
Böylesine büyük özveri ile başarıya ulaşan insanlarımıza bir ayrıcalık uygulanması gerekmez mi?
Evet gerekir.
Peki ne olabilir bu diye düşündüm. Neden, kesin dönüşlerinde binecekleri arabaları vergiden muaf olarak götüremesinler.
Veya iki ülke arasındaki uçuşlarda azami derecede devlet katkılarından yararlanmalıdırlar.
Bunlar küçük ayrıntılar gibi görünse de onlara kendilerini değerli hissettirecek, kendi ülkelerinin onları sahiplenmesinden mutlu olacaklardır.
Zira, bilindiği gibi uçak biletleri özelikle de sezonda fahiş fiyatlara kadar yükseliyor.
Yine gerçek bu insanlarımızın ve gerekse diğer birtakım insanımızın ölüm vakalarına devlet derhal harekete geçerek, bu cenazeleri sahiplenip, Türkiye‘ye taşımalıdır.
Zira bugün cenazesinin vatan toprağında olmasını gönülden isteyen sayısız insanımız var.
Bu insanların her iki ülkede son yıllarını rahat ve huzurlu bir ortamda yaşayabilmeleri konusunda da gerekli huzurevlerinin tedarik edilmesi ve bu meyanda gerekli çalışmaların da yine her iki ülken tarafından bir proje hazırlanarak hayata geçirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Selam ve hürmetlerimle
Mehmet KOCAGÖL
Aksaray'da tarihi kervansarayın önünde kitap okuma etkinliği