35,2821$% 0.32
36,7427€% 0.15
44,2464£% 0.11
2.985,24%0,26
4.866,00%0,28
3391727฿%-2.12105
İSTANBUL (AA) – ÇİĞDEM ALYANAK – Kimi bir çocuğun karne, kimi bir sevgilinin doğum günü hediyesi, heves geçtikten sonra hepsi ya sokakların ya da hayvan barınağının birer sakini. Son yıllarda pet shoplardan satın alınan ancak çeşitli nedenlerle bakımından vazgeçilerek sokağa bırakılan cins köpeklerin sayısındaki artış dikkati çekiyor.
Evdeki konfora, ilgi ve sevgiye alışan cins köpekler, sahipleri tarafından sokağa bırakıldıklarında insanlar gibi ağır travmalar yaşıyor. Sahipleri tarafından sokağa bırakılan cins köpeklerin sayısında özellikle yaz tatili sonlarında büyük artış yaşanıyor. Yaz tatilinin eğlenceli bir parçası gibi görülerek sahiplenilen köpekler, kente dönüş yolculuğu başladığında tatil beldelerinde sokağa bırakılıyor.
Yaşanan bu sorunun önemine dikkati çeken ve 2 bin köpeğin yer aldığı Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı'nın 22 yıllık Gönüllü Yöneticisi Meral Olcay, cins köpek almanın bir tercih olduğunu, tercihlere saygı duyduklarını belirterek, "Fakat bir canlıyı hayatınıza katacağınızda bu hayvanın en az 10-15 sene yaşayacağını düşünüp, ona göre büyük bir sorumluluk gerektirdiğini bilip, hayatımızı ona göre paylaşmalıyız. İnsanlar karne hediyesi, doğum günü hediyesi, özel gün, sevgililer günü hediyesi gibi çeşitli sebeplerden bir canlıyı alıp hediye ediyorlar. Ama o hediye edilen kişi, gerçekten bu köpeğe bakma sorumluluğuna haiz mi? O nedenle de bir canlının hediye edilmesine tamamen karşı çıkıyorum. Bir tişört, bir parfüm hediye edebilirsiniz, beğenmezse onu atabilir, kullanmayabilir. Ama bir canlıyı hediye ettiğinizde ne yapıyor? Bakamadığı zaman ya barınaklara ya da sokaklara atıyor. Bizim gibi duyguları olan bu canlıları hediye etmek son derece yanlış." diye konuştu.
Sokağa ve ya barınağa terk edilmenin hayvanlarda çok ciddi bir travmaya yol açtığının altını çizen Olcay, "Terk edilme travması o hayvanın hayata küsmesine, yemek yememesine, hastalandığı zaman tedaviyi kabul etmemesine yol açıyor. Moral bozukluğu aynı zamanda bağışıklık sistemini düşürdüğü için maalesef çok çabuk hasta olabiliyorlar. 'Ben, sahibim olmadan yaşamak istemiyorum' moduna giriyor. Ancak gönüllü çabasıyla, ilgiyle, sevgiyle onları hayata döndürmek mümkün. O nedenle bütün barınaklara gönüllüler mutlaka gitmeli. Onlara bu ihtiyacı olan sevgi ve ilgiyi vermeleri gerekiyor." dedi.
– Sahiplendirme, çocuk esirgeme kurumu prosedürleri gibi ağır
Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı'nın 22 senedir, Fatih Belediyesinin lojistik desteğiyle gönüllülük esasına dayalı hizmet verdiğini aktaran Olcay, her cinsten köpeğin de yer aldığı barınaktaki sahiplendirme işlemlerine ilişkin şu bilgileri aktardı:
"Sahiplendirmemiz de tıpkı çocuk esirgeme kurumu prosedürlerine benziyor. İnternet sitemiz üzerinden başvuru formunu dolduruyorlar, ön incelemeyi yapıyoruz. Eğer bakabileceğine emin olursak, ailece davet ediyoruz. Gönüllü danışmanlığını yapıp, ortama uygun olan köpekleri öneriyoruz. İletişim kuruyorlar. Eğer her şey olumlu giderse sözleşmeyi imzalıyoruz ve takip şartıyla sahiplendiriyoruz. Takip ettiğimiz dönemlerde hayvana iyi bakılamıyorsa, sözleşme gereği geri alıyoruz."
Hayvan barınağına gelen köpeklerin cinsinin dönem dönem değiştiğini aktaran Olcay, "Bir dönem dalmaçyalı modası vardı, herkes dalmaçyalı aldı. Tabii dalmaçyalılar av köpeği cinsidir. Bahçeli bir ortam olması gerekiyor. Bir seferde 10-12 tane doğuruyor. Kısırlaştırma da yapılmadığında bir apartman dairesinde dalmaçyalı ailesine bakmak istemezsiniz. O dönem 101 Dalmaçyalı filminden de etkilendiler. Herkes o cins bir köpek almayı istedi. Zorlukları anlayınca terk edilmeye başlandı. Sonra Alman kurdu, arkasından teacup, terrier, Sibirya kurdu modası çıktı. Bir heves uğruna alınan köpekler, terk etmenin de cezası olmadığı için maalesef sokaklarda ve ya barınaklarda yaşam savaşı veriyorlar. Hiçbirisi sokakta veya barınakta olmayı hak etmiyor. O nedenle sahiplenmede çok ciddi incelemeler yapıyoruz. Çünkü emek verdiğiniz her canlı sizin evladınız. Emek verdiğiniz canlıyı, bir başka insana emanet ederken bunun vicdani sorumluluğu çok büyük. " dedi.
– "Irk da bozuluyor"
Sokakta farklı cinslerdeki köpek sayısındaki artışın, köpeklerin sağlığına etkilerini de aktaran Olcay, "Sokak köpeği denen bir tür var, bir de cins köpekler var. Kısırlaşma olmadığı zaman sokak köpeği ile cins köpek çiftleşiyor, bakıyorsunuz kocaman kafalı bir rott, vücut sosis ırkı. Yani ırk da bozuluyor. O nedenle tek umudunuz yasa. Hayvanı terkin, şiddetin, tacizin cezaları olursa caydırıcılığı da olacaktır diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Yazlıklara giderken eğlence olsun diye köpek alınıyor, yazlık dönüşü bırakıyor. O nedenle genellikle tatil beldelerinde yaz bittiğinde o kadar çok cins köpek terk ediliyor ki tam bir facia." diyen Olcay, para ile köpek sahiplenmek isteyen kişilere de "Bir canlının para ile alınması… Onlar eşya değil, bizim gibi hisseden canlılar. Gerçekten 15 sene boyunca hastalıkta, sağlıkta, yaşlılıkta, yavruyken eğlenceli zamanlarda bakabileceklerine inanıyorlarsa bir canlı ile hayatlarını paylaşsınlar. Onun dışında hayvanların günahına girmek son derece yanlış. " uyarısında bulundu.
– Köpeğe evinde bakamayan, barınakta koruyucu aile olabiliyor
Yedikule Hayvan Barınağı'nda yürüttükleri proje kapsamında köpek sahiplenmek isteyen ancak evi müsait olmayan kişilerin, barınakta koruyucu aile olabildiğini belirten Olcay, bunun da hayvanseverler için bir alternatif olduğunu söyledi.
İstanbul'un her ilçesinde rehabilitasyon merkezi veya barınak bulunduğunu anlatan Olcay, sahiplendirme dışında kısırlaştırması yapılan köpeklerin tekrar alındıkları bölgeye bırakıldığını, sokaktan gelen hayvan cins ise sahiplenme ihtimalinin yüksek ancak melez köpeklerin şansının zayıf olduğunu dile getirdi.
Herkesin süslü püslü, minicik, görünüşü güzel köpek almak istediğini ifade eden Olcay, "Halbuki bunlar da bir zamanlar pet shoplarda satılan sonra da sokağa atılan köpeklerdi. Bir su ve sabuna bakıyor. Bir bakımla çok güzel bir hale gelebilir. İnsanlar sahiplenmeye geldiklerinde hep ön yargı var. Beyaz olsun, küçük olsun, tüy dökmesin, tuvalet eğitimi olsun. Öyle bir şey olmaz, o zaman almayacaksınız. Peluş köpek alın. Ön yargılardan arının, burada mutlaka sevebileceğiniz bir canlı ile karşılaşacaksınız. Ben çok şahit oldum küçük diye gelip büyük bir köpeğe aşık olan, büyük diye gelip küçük bir köpeğe aşık olan bir sürü insan oldu. O nedenle buraya ön yargılardan arınıp gelmeniz gerekiyor ki o canlının hayatını kurtarın. Evinizi bir canlı ile paylaşma mutluluğunu yaşayın. " diye konuştu.
Okul öncesi eğitim sektöründe hizmet veren dernekler “federasyon” çatısı altında birleşti